İçeride Tutulması Hukuka mı, Siyasete mi Dayanıyor?
Toplumlar hangi anlarda, hangi insanlara karşı daha tahammülsüz hale gelir?
Bir fikir mi daha tehlikelidir, yoksa o fikri dillendiren kişi mi?
Sessizce ilerleyen bir düşünce, çok konuşandan daha büyük bir tehdit sayılır mı?
Bu sorular, Türkiye'de yıllardır kamuoyunun ortasında duran bir ismin etrafında dönüp duruyor: Osman Kavala.
🇹🇷 Sivil toplumun gücü iktidarları neden rahatsız eder?
Kimi zaman iktidarları zora sokan şey, doğrudan muhalefet partileri değil, toplumun içinden gelen bağımsız inisiyatiflerdir. Bu inisiyatifler ne zaman ki geniş kitlelerle temas eder, ne zaman ki devlete dair daha fazla şeffaflık, hesap verebilirlik ve katılım talep eder... İşte o zaman, asıl sorular sorulmaya başlanır.
Acaba sivil toplum ne zaman devlet için bir tehdit olarak görülmeye başlar?
👤 Osman Kavala’nın Kimliği ve Çalışmaları
Osman Kavala, bir iş insanı, kültür-sanat destekçisi ve sivil toplum gönüllüsüdür.
1957 Paris doğumludur. Eğitimini Robert Kolej, ODTÜ ve Manchester Üniversitesi’nde ekonomi üzerine aldı. Babasından devraldığı iş hayatını daha sonra kültürel çalışmalara taşıdı.
2002 yılında kurduğu Anadolu Kültür A.Ş., farklı kimliklerin bir arada yaşamasını teşvik eden, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da kültürel dayanışmayı hedefleyen projelere destek verdi. Bu çalışmalar özellikle ifade özgürlüğü, kültürel çeşitlilik ve sosyal barış ekseninde yoğunlaştı.
🕊️ Kültür üretmek bazen neden politik bir tehdit olarak algılanır?
Sanat ve kültür, çoğu zaman “masum” bir alan gibi görünse de, aslında toplumsal belleği yeniden inşa edebilen en güçlü araçlardır.
Peki ya bu araçlar, mevcut siyasal düzenin anlatısıyla çelişiyorsa?
O zaman kültür üretimi de bir "güvenlik" meselesine dönüşebilir mi?
🎭 Gezi Parkı ve Tutuklama Süreci
Osman Kavala, 18 Ekim 2017’de gözaltına alındı.
İlk olarak 2013 yılında yaşanan Gezi Parkı protestolarını organize etmekle suçlandı. Bu olaylar, Türkiye'de çevresel bir itirazdan başlayarak kısa sürede milyonları etkileyen kitlesel bir toplumsal harekete dönüşmüştü.
Kavala, o süreçte şiddet içeren hiçbir eyleme doğrudan katılmadı, silahlı ya da gizli bir örgütle bağına dair kamuoyuna yansımış herhangi bir somut delil gösterilemedi.
2020 yılında bu suçlamadan beraat etti.
Ancak aynı gün bu kez casusluk ve 15 Temmuz darbe girişimiyle bağlantılı faaliyetlerde bulunmak iddialarıyla tekrar tutuklandı. Bu geçiş, hukukçular tarafından “müdahale kokan” bir süreç olarak değerlendirildi.
2022'de mahkeme, Kavala’yı ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm etti.
⚖️ Bir insan aynı anda hem beraat edip hem nasıl tutuklu kalabilir?
Burada belki de sormamız gereken asıl soru şudur:
Gerçekten toplum için tehdit oluşturanlar mı cezaevinde tutuluyor, yoksa siyasi iktidara ters düşen fikirler mi?
Adalet duygusu, sadece yasanın lafzında mı aranmalıdır, yoksa toplumun vicdanında mı?
Bir kişi bir davadan temize çıkarken, hemen ardından başka bir iddiayla hapsedilirse, bu hukuk adına ne tür soruları beraberinde getirir?
Acaba hukuk bazen, siyasal bir aracın kılığına bürünebilir mi?
🧾 AİHM ve Uluslararası Hukuki Değerlendirmeler
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 10 Aralık 2019 tarihinde açıkladığı kararda:
-
Kavala’nın tutukluluğunun hukuka aykırı olduğunu,
-
Bu sürecin “siyasi amaç taşıdığını,”
-
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. ve 18. maddelerine aykırı olduğunu belirtti.
Bu karar, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından da desteklendi.
2022 yılında AİHM, Türkiye'ye karşı ikinci kez ihlal prosedürü başlattı çünkü Kavala hâlâ serbest bırakılmamıştı.
📌 Kaynak:
-
AİHM Resmî Kararı – HUDOC
-
Amnesty International - 2023 Açıklaması
🌐 Uluslararası ilişkilerde “dış parmak” suçlaması gerçeği mi yansıtır, yoksa bir koruma refleksi midir?
Bir ülkenin yurttaşı, başka ülkelerdeki vakıflarla ya da sivil toplum kuruluşlarıyla çalışırsa, bu onun yerli olmaktan çıktığı anlamına mı gelir?
Yoksa artık “dışarıdan güdümlü” biri olarak mı görülür?
Uluslararası iş birliği her zaman bir tehdit midir?
Peki, içeride olan her şey gerçekten “içeriden” mi olur?
🛰️ Kavala’nın Uluslararası Bağlantıları
Kavala’nın, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok kültürel ve sivil toplum kuruluşuyla teması ve projesi bulunuyordu.
Bu durum, bazı çevrelerde onun “yabancı parmağı” taşıdığı yönünde yorumlara neden oldu.
Ancak bu yorumlar, hiçbir mahkeme kararıyla somutlaştırılmış ya da uluslararası hukukta suç sayılabilecek bir eylemle desteklenmiş değil.
🧩 Kavala’nın içeride tutulması bir hukuk meselesi mi, yoksa bir güç gösterisi mi?
Hukuk, yalnızca adalet dağıtan bir mekanizma mı olmalı, yoksa aynı zamanda bir mesaj aracı mıdır?
Bir kişi içeride tutuluyorsa, bu onun suçlu olduğunu mu gösterir, yoksa bazı güç dengelerinin onun içeride olmasından memnun olduğunu mu?
İktidarlar, kendilerine karşı doğrudan tehdit oluşturmayan ama potansiyel “düşünce tehditlerine” karşı da aynı refleksi mi gösterir?
🔍 Düşünmeye Devam Edelim
Bu yazının amacı ne Osman Kavala’yı bir kahraman olarak göstermek, ne de onu kesin biçimde masum ilan etmektir.
Ama şunu sorgulatmak ister:
Eğer bir ülkede gerçek suçlular dışarıda dolaşırken, silahsız, şiddetsiz ve düşünce temelli hareket eden insanlar içerideyse…
O ülkede suç tanımını kim yapar?
Sessiz bir soru, bazen en yüksek sesle haykırılan adalet çağrısından daha etkili olabilir mi?
📚 Kaynaklar:
-
AİHM Resmî Kararı : hudoc.echr.coe.int
-
Amnesty International : amnesty.org - 2023
-
Osman Kavala Resmî Sitesi: osmankavala.org
-
Human Rights Watch: hrw.org